22 Kasım 2012 Perşembe

İngilizce Öğrenmenin Püf Noktaları

Yabancı Dilde kelimeleri öğrenirken, kelimeleri tek tek defalarca tekrar etmek yerine, cümle içinde kullanarak öğrenmeye çalışın. Böylece, basit bir ezber değil anlamlı, akılda kalıcı bir çalışma yapmış olursunuz. Ayrıca İngilizce cümle yapısına daha çok uyum sağlarsınız.

Örneğin:   “hazardous” kelimesi  (riskli, tehlikeli)  

"Doctors warn us against hazardous kids toys."
 
“ Doktorlar, tehlikeli olabilen oyuncaklara karşı bizi uyarıyorlar.”
Bu tarzda öğrenmeye çalışmak daha kalıcı olacaktır. Ancak cümleleri seçerken düzeyinize uygun, akılda kalıcı olanları tercih etmek gerekmektedir.

19 Kasım 2012 Pazartesi

Öğrenme Stilleri 2


ÇEVRESEL FAKTÖRLER

Her ne kadar herkes aynı ortamda öğrenebilir diye düşünülse de kişilerin öğrenme ortamındaki ihtiyaçları birbirinden oldukça farklı olabilir. Öğrenmenin gerçekleşeceği fiziksel çevre ile kişisel ihtiyaçlar örtüşmediğinde ortaya çıkan stres, kişinin odaklanma ve öğrenme performansını düşürür hatta engeller. Çevresel faktörler öğrenme performansını etkiledikleri araştırmalarla tespit edilen 4 elementten oluşmaktadır.

SES


Öğrenme ortamlarının sessiz olması gerektiği yönünde genel bir yargı vardır. Hâlbuki bu herkes için geçerli değildir. Bazı insanlar öğrenirken, odaklanırken sessiz bir ortama ihtiyaç duyarlar, bazı insanlar ise ses bulunan ortamlarda daha üretkendirler. Sessiz ortamlarda rahatsızlık hisseder, odaklanmakta güçlük çekerler.

Sessizlik İhtiyacı


Özellikle yeni ve zor bir bilgiyi öğrenirken rahatsız edilmeyecekleri sessiz ortamları tercih ederler ve böyle ortamlarda daha verimli sonuçlar elde edebilirler. En ufak seste rahatsız olurlar, dikkatleri dağılır ve tekrar odaklanmakta zorlanabilirler, çalışmalarının süresi uzayabilir. Daha rutin ve basit faaliyetlerde sesten bu kadar etkilenmeseler de sessizlik ihtiyacı biyolojik bir gereksinim olup, kolaylıkla değişebilen bir özellik değildir. Ev ortamında aile fertlerini sürekli sessiz olmaları için uyaran, sınıfta arkadaşlarının çıkardığı seslerden, fısıltılardan rahatsızlığını sık sık dile getiren çocuklar sessizlik ihtiyacı olan çocuklardır. Sınıf ortamında kapı, pencereden ve içsel konuşması olup mırıldanan çocuklardan uzak, daha sessiz bir yerde oturtulmaları verimlerinin artmasını sağlayabilir. Aynı şekilde ev ortamında da çalışabileceği sessiz bir ortam sunulması iyi olacaktır.

Ses İhtiyacı


Çevredeki olağan sesler dikkatini dağıtmaz, aksine odaklanmasını kolaylaştırır. Öğrenme ortamı çok sessiz olduğunda kendini gergin hissederler, ses ihtiyacını gidermek için kendisi ses çıkarır. Ses ihtiyacı biyolojik bir ihtiyaçtır, bu özellik kolaylıkla değişmez. Çalışırken sözsüz müzik dinleyebilirler. Öğretmenin sınıf içinde dolaşırken çıkardığı ses, evde oturma odasına yakın bir yerde çalışmak, çok sessiz olduğunda öğrendiği konu ile ilgili konuşmak; bu kişilerin öğrenirken daha rahat hissetmelerini sağlar.

IŞIK


Öğrenme ortamında verimi etkileyen faktörlerden bir tanesi de ışıktır. Bazı kişiler iyi aydınlatılmış ortamlarda öğrenmeyi tercih ederken bazıları ise loş ışıklı ortamlarda öğrenmeyi tercih ederler.

Parlak Işık


Parlak ışık tercih eden kişiler biyolojik olarak iyi aydınlatılmış öğrenme ortamlarına ihtiyaç duyarlar. Parlak ışıklı ortamlarda dikkatini daha kolay toplar. Bu yüzden ihtiyaç duyuyorsa ek aydınlatma araçları kullanmak, gün ışığını daha iyi alan pencere kenarı gibi yerleri tercih etmek, çalışma kağıdı olarak ışığı iyi yansıtan parlak renkli çalışma kağıtları seçmek öğrenme konusunda motivasyonunu arttırabilir.

Loş Işık


Öğrenme ortamında loş ışık tercih eden kişiler, biyolojik olarak ışığın doğrudan gelmediği ortamlarda daha verimli olurlar. Işık parlak olduğunda odaklanmakta zorlanır, gözlerini sık ovuşturabilir ve zaman zaman baş ağrısı çekebilirler. Yapılan araştırmalarda, öğrenme ortamındaki parlak ışığın bazı kişilerde hiperaktiviteye ve huzursuzluğa sebep olduğu gözlemlenmiştir. (Dunn, Krimsky, Murray &Quinn,1985) Çalıştığı ortamda ışığı azaltmak, ışığın doğrudan gelmediği, pencereden uzak yerlerde çalışmak, çalışma kağıtlarında daha yumuşak ve mat renkleri tercih etmek çalışmadaki verimini arttırabilir.

SICAKLIK


Ortamdaki ısı miktarı kişilerin öğrenme performansını etkiler. Bazı insanlar öğrenme ortamlarının sıcak olmasını isterken bazıları serin bir ortamı tercih ederler. Anne-baba ya da öğretmen olarak çocuğun hissettiği sıcaklığın bizden farklı olabileceğini akıldan çıkarmamak gerekir. Kendisi üşüyen bir anne ders çalışırken camı açma ihtiyacı duyan çocuğuna müsaade etmeyip camı kapatmak isteyecektir ve bu da zaman zaman çatışmalara neden olabilir.

Serin


Biyolojik ihtiyacı gereği serin bir ortamda çalışmayı tercih eder. Serin ortamlarda kendini daha dinç ve zinde hissederken, sıcak ortamlarda öğrenmedeki verimi azalır. Sıcak ortamlarda uykusu gelebildiği gibi dikkat süresi de azalır. Bu kişilerin öğrenme ortamlarının havalandırılması, kapı ya da pencere kenarı gibi hava akımının olduğu yerlerde oturmaları gerekir. Sıcak tutacak kıyafetler onu bunaltacağından hafif kıyafetler giymesi öğrenirken kendini daha iyi hissetmesini sağlayacaktır. Özellikle de ergenlik döneminde öğrenme sürecinde daha serin ortama ihtiyaç duyulabilir.

Sıcak


Sıcak bir ortamda çalışmayı tercih eden kişiler, sıcak bir ortam sağlandığı zaman çalışırken kendilerini daha rahat hisseder ve gerilimlerini azaltır, daha uzun süreli odaklanabilir, verimliliği artar, çalışmanın kalitesi yükselir. Bulundukları ortam serin olsa bile kendilerini sıcak tutacak şekilde giyinmeleri gerekir. Sıcaklığa uyum saplamak açısından kat kat giyinmek iyi bir yoldur. Yanlarında kendilerini sıcak tutacak yedek eşya bulundurabilirler. Kapı ve pencerelerden uzak, sınıfın ya da odanın merkezi bir yerinde oturabilirler. Eğer bulundukları ortam soğuksa, zihinsel enerjileri, sıcak kalmak için duydukları fiziksel ihtiyacını dengelemek zorunda olduğu için üst düzey düşünme becerileri sınırlanabilir.

OTURMA DÜZENİ


Kendilerine uygun bir oturma düzenine izin verilen bir öğrenme ortamında(formal ya da informal), kişilerin öğrenme ve test performansında anlamlı bir yükseliş olduğu çeşitli okullarda yapılan uygulamalarda gözlemlendi. Okul ve evde öğrenme ortamında yapılacak küçük düzenlemeler kişinin daha iyi bir performans sergilemesine yardımcı olacaktır.

Formal Oturma Düzeni


Öğrenme ortamlarında formal oturma düzenini tercih eden kişiler dik bir sandalyede oturarak masada çalışmayı tercih ederler. Bu tarz oturma düzeni sayesinde daha uzun süre odaklanabilirler ve başarıları artar. Öğrenme ortamlarındaki klasik oturma düzeni genellikle bu şekildedir. Birçok anne baba, çocukları okula başladığı zaman odasına çalışmasına yardımcı olmak için sandalye ve masa alır. Eğer çocuğun tercihi formal oturma düzeni ise bu şekilde çalışmaktan mutlu olacaktır.

Informal Oturma Düzeni


Öğrenme ortamlarında informal oturma düzenini tercih eden kişiler yumuşak mobilyaları tercih ederler. Onları çoğu kez yumuşak, rahat bir sandalyede oturmuş ve ayaklarını masaya uzatmış olarak ya da yerde bir minderin üstünde otururken, kanepeye uzanmış çalışırken görebilirsiniz. Bu oturma düzenine sahip çocuklara anne babaları her ne kadar masa başında çalışmaları için ısrar etseler de, sert bir zeminde oturarak çalışmak onlar için verimsiz olacaktır çünkü formal düzende çalışmaya zorlandıklarında odaklanma süreleri azalacak ve kendilerini huzursuz hissedeceklerdir. İnformal oturma düzenini bulmadıkları öğrenme ortamlarında sandalyeleriyle sağa sola sallandıklarını, ayaklarını altlarına alarak kendilerine daha rahat bir oturma düzeni sağlamaya çalıştıklarını görebilirsiniz. Unutulmamalıdır ki, vücudun %75’inin ağırlığının yüklendiği sert bir sandalyedeki oturma düzeni herkes için uygun bir öğrenme ortamı sağlayamaz. Özellikle de, kalça yapılarından dolayı erkek çocukların sınıftaki hareketlilik ve huzursuzluklarına klasik oturma düzeninin etkisi olduğu görülür.

Her Gün 1 Kelime İngilizce


18 Kasım 2012 Pazar

Öğrenme Stilleri - 1



Öğrenme stilleri nedir?


Öğrenme stilleri, genel olarak, herkesin en iyi öğrendiği yolu bulup, o yolu açmak ve o yolda ilerlemesini sağlamak için kullandığı yöntemlerin bütünü olarak tanımlanabilir. Öğrenme stilleri kavramı ilk defa Amerika’da Prof. Dr. Rita DUNN tarafından 1960’lı yıllarda ortaya atıldı. Amacı, her insanın farklı bir şekilde öğrendiğini ortaya koymaktı. Prof. Dr. Rita Dunn’ın yaklaşık 40 yıl önce eğitimsel açıdan dezavantajlı çocukların başarısını arttırmak için başladığı araştırmalar, bugün dünyada en çok araştırılan ve uygulanan Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri modelinin temellerini oluşturdu. Bu konu ile ilgili 300 üniversitede yapılan 800’ü aşkın araştırma mevcuttur. Bu zengin araştırmalar, öğrenmede bireysel farkların varlığını ve herkese aynı eğitim yöntemi uygulandığında bazı öğrencilerin başarıyı yakalarken bazılarının tam tersine başarısızlığa mahkum edildiğini ortaya koyuyor. “Herkes öğrenebilir” ilkesinden hareket eden Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri modeli, eğitimcilere, öğrencilere ve anne babalara kapsamlı ve uygulanabilir bilgiler sunar ve herkesin kapasitesi doğrultusunda başarıyı yakalamasına olanak tanır.

ÖĞRENME STİLLERİ NEDİR?


Öğrenme stilleri her öğrencinin yeni ve zor bir bilgiyi öğrenirken kendine özgü ve farklı olarak kullandığı yollardır.

Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modeli 5 faktör ve buna bağlı 20 elementten oluşur. Bu elementler birbiri ile sarmal bir ilişki içerisindedir. Her bireyde bu elementlerin özellikleri farklı baskınlıklarda görülebilir. Bazı faktörler eğitim-öğretim yaşantısını dolaylı yoldan etkilerken bazı faktörler ise doğrudan etkileyebilir.

Öğrenme Stilleri ile İlgili Gerçekler


•Öğrenme stillerinin 4/5’i kalıtımsaldır fakat daha sonra akademik yaşantıyla, çevresel faktörlerle de şekillenebilir.
•Genellikle eşlerin öğrenme stilleri birbirinden farklıdır. Aynı şekilde kardeşlerin öğrenme stilleri de birbirinden farklı olma eğilimindedir.
•Bir öğrenme stilinin diğerine üstünlüğü yoktur, herkesin kendine özgü ve değerli bir öğrenme stili vardır.
•Kişilerin öğrenmede kullandıkları güçlü yönleri olduğu gibi geliştirilmesi gereken yönleri de vardır.
•Okulda başarısız olan çocukların büyük çoğunluğu dokunsal ya da kinestetik olanlardır.

ALTIN KURALLAR


•SENİN ÖĞRENME STİLİN BİR BAŞKASININ ÖĞRENMESİNİ ENGELLEMEMELİ
•TERCİH EDİLEN ÖĞRENME STİLİ İLE BAŞARI GELMELİDİR, EĞER BAŞARI GERÇEKLEŞMİYORSA TERCİHLER YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİDİR.

15 Kasım 2012 Perşembe

Dil Öğrenim Metotları


İletişimsel Dil Öğretim Metodu
Communicative language teaching

Bu yöntem;  sosyal etkileşimi,  dil eğitiminin hem aracı ve hem de nihai amacı olarak gören bir öğretim modelidir. Bazı eleştiriler  almasına karşın,  popüler olmaya devam etmektedir. Özellikle oluşturmacı yaklaşımın, dil eğitiminde ve genel akademik çalışmalarda  etkili  olduğu Avrupa’da bu metod uygulanmaktadır.
Son yıllarda, Task-based language learning- Görev temelli öğrenme – metodu popülerlik kazanmaya başlamıştır. Bu yöntem de İletişimsel  yaklaşımın daha da geliştirilmesi ile oluşturulmuştur. Görev temelli öğrenme; verilen görevlerin başarıyla tamamlanmasını eğitim organizasyonunun temeli olarak görür ve öğrenmeyi bu kriter ile değerlendirir.

13 Kasım 2012 Salı

 

Be like a stream in generosity and succor,
and like the sun in tenderness and compassion,
Be like the night in covering faults of others,
like a dead in anger and irritability,
Be like the earth in humility and humbleness,
and like the sea in indulgence,
Either appear as you are or be as you appear.


Cömertlikte ve yardımda akarsu gibi ol
Şefkat ve merhamette güneş gibi,
Başkalarının kusurunu örtmekte gece gibi ol,
Hiddet ve asabiyette ölü gibi,
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,
Hoşgörüde ise deniz gibi,
Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

                                                                  Mevlana Celaleddin-i Rumi


İngilizce Öğretim Teknikleri


 
Audio Lingual Method;
Bu yöntem,  öğrencilerin yabancı dilde sesli ve görüntülü kayıtları takip etmesi ve bunları tekrar etmesi esasına dayanır. Öğrenciler pek çok alıştırmayı defalarca tekrar ederler. Amaç bu yeni dili, durup düşünmeksizin hızla tekrar ederek öğrenmektir. Bu şekilde yabancı dili otomatik olarak kullanabilmek amaçlanır. Eğitim sürecinde öğretmenler tamamen yabancı dil konuşur. Bu yöntem ilk olarak, 2. Dünya savaşı döneminde A.B.D ordusunun acil dil öğrenim ihtiyacına cevap vermek amacıyla kullanılmıştır. Bugün tek başına kullanımda tercih edilen bir yöntem değildir. Bu yöntemin bazı teknikleri yabancı dile adaptasyonu, konuşma hızını artırmak için yararlı olabilir. Diğer yöntemlerle bir arada  kullanıldığında faydalı olmaktadır.

12 Kasım 2012 Pazartesi

İngilizce Öğretim Teknikleri

 
 
Direct Method

Bu metot ile dil öğretiminde,  öğrencilerin ana dilleri kullanılmaz. Tamamen ikinci dile odaklanılır. Bu yöntem, 1900’lü yılların başlarında Fransa ve Almanya’da ortaya konmuştur. Direct Method’un, Grammer metodunun  pratik konuşma bakımından yetersiz olmasına bir tepki olarak ortaya çıkmış olduğu söylenebilir. Direct method; ikinci dil öğreniminin birinci dilin öğrenimine benzer olması gerektiğini savunur; “bir çocuk konuşmaya başlarken başka bir dile ihtiyaç duymaksızın taklit yoluyla konuşur, o halde yabancı dil öğreniminde başka bir dilin aracılığına gerek yoktur” denilmektedir.  Bu metot, doğru telaffuza önem verir, tamamen yabancı dil konuşulan bir ortamda eğitimi esas alır.

Bu yönteme göre; basılı malzemeler, yazılı bilgiler, dil öğrenen kişilerden mümkün oldukça  uzak tutulmalıdır. Tıpkı bir çocuğun konuşmayı öğrenmeden okuma öğrenmemesi gibi. Bu metotta gramer ve tercüme alıştırmaları tercih edilmez. Öğrencinin tamamen konuşmaya, telaffuza odaklanması önerilir. Bu yöntem özellikle o dilin konuşulduğu ülkelerdeki eğitim sırasında mükemmelen uygulanabilir. Belli bir yabancı dil bilgisine sahip kişilerin konuşma sorunlarını çözmek için Direct Method son derece yararlı olmaktadır.

11 Kasım 2012 Pazar

Yunus Emre Şiiri ve Çevirisi


İlim İlim Bilmektir


İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır

Okumaktan murat ne
Kişi Hak'kı bilmektir
Çün okudun bilmezsin
Ha bir kuru emektir

Dört kitabın ma'nisi
Bellidir bir elifte
Sen elifi bilmezsin
Bu nice okumaktır


Yunus Emre der hoca
Gerekse bin var hacca
Hepisinden iyice
Bir gönüle girmektir

Yunus Emre

Knowledge should mean a full grasp of knowledge:

Yunus Emre
English version by Namı
k Kemal Zeybek
Knowledge should mean a full grasp of knowledge:
Knowledge means to know yourself, heart and soul.
If you have failed to understand yourself,
Then all of your reading has missed its call.

What is the purpose of reading those books?
So that Man can know the All-Powerful.
If you have read, but failed to understand,
Then your efforts are just a barren toil.

The true meaning of the four holy books
Is found in the alphabet's first letter.
You talk about that first letter, preacher;
What is the meaning of that-could you tell?

Yunus Emre says to you, Pharisee,
Make the holy pilgrimage if need be
A hundred times -- but if you ask me,
A visit to the heart is best of all.
 

İngilizce Öğretim Teknikleri 1

 


    
    
      Grammar Translation Method:
 
Bu metot dil öğreniminde kullanılan en eski metottur. Öğrenci temel olarak gramer kurallarını öğrenir ve kelimeleri çeviri yaparak ezberlemeye çalışır. 19. yy’da Avrupa’da yaygın kullanılıyordu. Doğu ülkelerinde de dil öğretimi uzun yıllar bu şekilde yapılmıştır. Günümüzde pek çok eğitmen  bu metodun tek başına yetersiz olduğunu düşünmektedir. Genellikle klasik dillerin ( Latince, Eski Yunanca vb.) öğretiminde kullanılmıştır.
Gramer öğretimi dilin temel kurallarının öğreniminde oluşmaktadır. Amaç öğrencinin bu yeni dilin mantığını anlaması, okuduğunu anlayabilmesi ve bu dilde kendini ifade edebilmesidir. Kurallar basitten karmaşık olana doğru adım adım öğretilir. Gramer kuralları alıştırmalarla pekiştirilir. Zaman içinde öğrencinin o dile ait söz dizimini kavrayabilmesi beklenir.
Gramer metodu,  modern eğitim sisteminde eski ağırlığını  kaybetmiştir. Günümüzde hızlı iletişim asıl amaç olduğundan konuşma temelli eğitimlere ağırlık verilmektedir. Yine de yabancı dilin akademik amaçlı olarak öğrenilmesi sırasında  gramer eğitimi verilmektedir.  Yabancı dilin üst düzeyde okunması ve yazılması için gramer kuralları ile ilgili sağlam bir temel gerekli omaktadır. Asıl olan yabancı dil eğitimini bir bütün olarak görmek, öğrencinin dile hem yazılı hem sözel olarak hakim olmasını sağlamaktır.

9 Kasım 2012 Cuma


Büyük İnsanlar Büyük Hedefler


 
 
Çalıştığımız alan hangisi olursa olsun hedef belirleme ve plan yapmanın önemi yadsınamaz. Karar almak, çalışmak ve amaca ulaşmak hayata gerçek anlamını verir. Bu hedefler uygulanabilir ve gerçekçi olmalı ama aynı zamanda kapasitemizi tam anlamıyla kullanacak ve bizi ileriye taşıyacak şekilde büyük olmalıdır.

İngilizce öğrenmeye başlarken de böyle bir hedef belirleme yapılmalıdır. “ Artık bu İngilizce meselesini çözmem lazım” tarzında kısıtlı bir amaçla yetinmemek gerekir. Bunun yerine “ Amacım,  İngilizceyi en iyi şekilde öğrenmek ve sonra ikinci bir yabancı dil öğrenmeye başlamak” şeklinde düşünülebilir. Bu tür bir yaklaşım çok daha dinamik ve enerji verici bir düşünce tarzıdır. Ülkemizde yabancı dil eğitiminde bazı sorunlar olduğu bir gerçektir. Oysa dünyanın önemli bir bölgesinde bulunan, köklü bir kültüre sahip olan ülkemiz  insanlarının birkaç yabancı dili anlayıp konuşacak düzeyde olması beklenir. Bizlere yakışan budur. Bu amaç doğrultusunda plan yaparak gerekli çalışma programını oluşturmak ve ciddiyetle uygulamaya başlamak gerekmektedir.

8 Kasım 2012 Perşembe

Hazırlık sınıfı ve Proficiency

 
                              
  
 
Zorlu bir üniversite sınavı döneminden sonra öğrencilerin bir kısmı,  benzer bir maratona yeniden başlarlar. " Hazırlık Sınıfı ve yıl sonu sınavı". Eğer  Yabancı Dil Bilgileri yeterli değilse ve Lise yıllarında İngilizce derslerine ısınamamışlarsa Hazırlık sınıfı kaygı verici, zor bir dönem olabilir.
 
Oysa iyi bir çalışma ve iyi öğretmen- öğrenci iletişimi sağlanırsa bu dönem son derece yararlı ve verimli geçirilebilir. Tüm bir yılın yabancı dil -genellikle İngilizce- öğrenimine ayrılması ve bunun okul disiplini içinde gerçekleşmesi öğrenciler için iyi bir fırsattır. Bu dönemin  en iyi şekilde değerlendirilmesi  hem Üniversite eğitimi  hem de iş hayatı için son derece önemlidir. Hazırlık sınıfını;  atlatılması, kurtulunması gereken bir süreç olarak değil, yaşamda az bulunan bir fırsat ve Üniversite yıllarının tatlı bir başlangıcı olarak görmek ve düzenli çalışmak en doğru tavır olacaktır.

7 Kasım 2012 Çarşamba

Yolculuk........




Öğrenmek bitimsiz bir yolculuktur. Hayatımızın her döneminde eksiklerimizi analiz edip, azim ve enerjiyle öğrenmeye devam etmeliyiz. Çabalar hiçbir zaman boşa gitmez. Kendimize kattığımız her yeni bilgi,  önümüzde yeni kapılar, ufuklar açar..........
İngilizce Atasözleri

İngilizce öğrenirken şiir, atasözleri, hikaye gibi kültürel ögelerden faydalanmak yararlı olur. Bu hem
öğrenmeyi kalıcı hale getirecek hem de Dil öğrenimi ile ilgili motivasyonu artıracaktır. İngilizce atasözlerini öğrenirken onların Türkçe benzerlerini hatırlamak kültürler arası benzerlikleri, insanlığın ortak duygularını 
yakalamak açısından ilginç bir çalışma olmaktadır.

İşte bir kaç örnek:


Actions speak louder than words.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.
Geç olsunda güç olmasın.
Dikensiz gül olmaz.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.



A living dog is better than a dead lion.
Aslanın ölüsünden tilkinin dirisi yeğdir.

Better late than never.
There is no rose without its horn.

All truth is not always to be told.
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.